Hayatta başımıza gelenleri kontrol edemiyoruz. Özellikle bu salgın zamanında tüm dünyanın benzer şeyler yaşadığını görmek hayattaki her şeyin, herkesin başına gelebileceği fikrini anlamamızı sağlıyor. Hayata başladığımız anda iyi-kötü bir sürü şeyle iç içe kalıyoruz. Aslında, yaşıyoruz.
Hayatta acı çekip çekemeyeceğimizi belirleyemeyiz. Ancak çekeceğimiz acının türünün nasıl olduğunu seçebiliriz. Yaşanan sorununu ardından yıkılıp bitmek de çekilen acıyla güçlenip büyümek de bizim kararımız! Çok ağır yaşam olaylarını olgunlukla yaşayan kişiler olduğunu ya da bizim için küçücük bir olayda başka insanların nasıl yıkıldığını pek çok kere görmüşsünüzdür. Karşılaştığımız sorun her ne olursa olsun onunla hangi tarzda baş edeceğimize biz karar veriyoruz. Peki bu karar neye göre veriliyor? Alanda yapılan çalışmalar sonucunda bireyin baş etme becerilerinin kişilik özelliklerine göre şekillendiği bulunmuştur. Yaşanan sorunlarla baş edebilmede bizim için çok önemli olan ve bahsetmek istediğimiz kişilik özelliği ise; Dayanıklılık.
Dayanıklılık, kişilerin olumsuz yaşam olayları ya da stresli durumlara karşı uyum süreci olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda içsel ve dışsal stres kaynaklarına yönelik başarılı ve esnek bir uyum sağlama kapasitesi olarak da tanımlanabilir.
Dayanıklılık kavramı iki temel adımı kapsamaktadır. Bunlar:
1. Önemli ve ciddi bir tehdide, olumsuz yaşam olayına maruz kalma
2. Olumsuz yaşam olayına rağmen olumlu adaptasyonun sağlanabilmesi
Bireyler bu iki aşamayı tamamladığında dayanıklı olarak adlandırılabilir. Peki, bu iki aşamayı tamamlayabilen, dayanıklı bireylerin özellikleri nelerdir?
· Dürtüsel davranışlarını kontrol edebilme ve öfke kaygı gibi zorlu duygularla baş etme becerileri yüksektir.
· Zorlu yaşam koşullarına karşı destekleyici bir çevrede ihtiyacı olan veya ihtiyacı olduğu zaman yanında olabilecek aile ve arkadaş ortamı vardır.
· Yaşanan olay ne kadar zorlu ve travmatik olursa olsun geleceğe yönelik olumlu bir bakış açısına sahiptir.
· Diğerlerine kıyasla daha yüksek benlik saygısına ve öz yeterlilik duygusuna sahiptir.
Dayanıklılığın bir süreç olduğu bilinmektedir. Bireylerde dayanıklılık vardır ya da yoktur gibi net bir şey söylemek mümkün değildir. Aynı zamanda ‘Ben fevri tepkiler veriyorum, yalnızım ve iletişime geçebileceğim kimse yok yeteri kadar dayanıklı değilim. Bende dayanıklılık yok.’ gibi şeyler düşünmek yerine içsel olarak esnemek ve dayanıklılığı arttırmak için Amerikan Psikologlar Birliğinin belirttiği, uygulayabileceğiniz yolları sunuyoruz. Bunlar:
1. Aile ve arkadaşlarınızla iletişiminizi arttırın. Diğerleriyle iletişiminizin güçlü olması yaşadığınız zorluklar karşısında sosyal destek almanızı sağlar. Yalnızlığın getirdiği umutsuzluk gibi duyguların oluşmasını engeller.
2. Yaşanan olumsuz olayları baş edilemez olarak görmeyin. Yaşadığımız bazı olumsuz deneyimler; bu bir hastalık, sevdiğiniz birinin kaybı, dünya çapında bir salgın olabilir, hayatta kontrol edemeyeceğimiz şeyler kategorisine girmektedir. Hayatta karşılaşacağımız şeyleri kontrol edemeyiz ancak onlara yönelik yaklaşımımızı kontrol edebiliriz. Karşılaşılan şeyleri kontrol edilemez ya da başa çıkılmaz olarak görmek onlara yönelik adımlarımızı ketleyebilir.
3. Değişimin değiştirilemez olduğunu kabul edin. Hayat akıp giderken biz, ayıcığımız elimizde, üstümüzde en sevdiğimiz battaniyeyle uyumuyoruz. Biz de büyüyüp gelişiyoruz ve hayatın akış yolculuğunda yeni şeylerle karşılaşıyoruz. Bunu değiştiremeyeceğimizi ve kontrol edemeyeceğimizi bilmek, bizim olmayan direksiyonu sürücüsüne teslim etme erdemini göstermek önemlidir. Ancak istediğiniz yöne giden araca binme özgürlüğüne sahipsiniz!
4. Hedefler belirleyin. Hayatta sahip olduğunuz değerleri netleştirip, o değerler ışığında yaşamınızı sürdürmek, karşılaştığınız olumsuz yaşam olayı her ne olursa olsun içsel olarak huzurlu olmanıza yardımcı olur. Hedeflerinizin olması karşılaştığınız zorluklar karşısında ‘dayanıklı’ bir şekilde durmanızı sağlar.
5. Yaşanan travmatik duruma yönelik kararlı ve emin adımlar atın. Yaşanan olumsuz deneyimlere karşı kimi insan içine çekilir ve bir köşede yaşadığı sorunun kendi kendine çözülmesini bekler. Bunun yerine yaşanan problemin çözümüne yönelik kararlı olmak ve bu yönde kişisel gelişiminizi sağlamak dayanıklılığınızı arttırmanızı sağlar.
6. Sorunu fırsat olarak görün. Sorunlar bireylerin kendi beceri ve dayanıklılığını görmesini sağlayan fırsatlardır. Hayatını korunaklı bir şekilde geçiren kişi becerilerini ve kapasitesinin ne olduğunu keşfedemez. ‘Yaşanan sınır durumlar insanların yüzleşmesi gereken kaçınılmaz durumlardır. ‘ Karl Jaspers.
7. Kendinize olan görüşünüzü pozitif tutun. Yaşanan zorlukların sağlıklı bir şekilde çözülebilmesi için öncelikle bunu çözebilmeye yönelik içsel bir pozitif tutum olması önemlidir. Her ne olursa olsun kendinizi sevin.
8. Olaya daha geniş bir pencereden bakın. Olumsuz yaşam olayı, olay yaşandığı anda hayatımızdaki tek ve en önemli olan şey olarak görülür. Hayatınızda tek ve en önemli şey gerçekten o yaşadığınız sorun mu? Ya da o anda hissettiğiniz duyguyu hayatınız boyunca yaşayabileceğinizi gerçekten düşünüyor musunuz? Daha geniş bir bakış açısıyla baktığınızda yaşanan olayın hayatınızdaki gerçek önemini daha kolay görebilirsiniz.
9. İyimser olun. Olaylara karşı iyimser olabilmek, sorun çözme konusunda olumlu bir bakış açısı içerisinde olmak önemli bir dayanıklılık göstergesidir.
10. Kendinize iyi bakın. Kendinize hissettiklerinize karşı duyarlı olun. Vücudunuzun sizden ne istediğine kulak verin. Kendinize zaman ayırın. Spor yapmak, beslenmeye önem vermek bunlar arasında sayılabilir. Sağlıklı beden bireyin karşılaştığı stresli duruma karşı daha ‘dayanıklı’ olmasını sağlar.
11. Size iyi geldiğini düşündüğünüz her ne ise onu yapmakta ısrarcı olun. İbadet, meditasyon, farkındalık egzersizleri, günlük tutmak gibi size faydalı olduğunu düşündüğünüz her ne ise onu yapmakta ısrarcı olun.
Ben de günlük hayatımda yaşadığım zorlukları içsel dayanıklılığımı güçlendirerek aşmaya çalışıyorum. O gün yaşadığım sorunu eşimle paylaşıyorum, anneme babama ya da arkadaşlarıma anlatıyorum. Bazen sadece durup derin bir nefes alarak tepkilerimi düzenliyorum ya da karşılaştığım ‘soruna’ olumlu bakış açısı getirerek karşımdaki kişinin ‘aslında ne demek istediğini’ anlamaya çalışıyorum. Bazı durumlarda da beni zorlayan olaya bir adım geriden bakarak bu olayın benim için gerçekte nasıl bir önemi olduğunu anlamaya gayret ediyorum.
Kendinize iyi bakmak, kendinize yönelik olumlu bir tutuma sahip olmak, sağlıklı sosyal ilişkiler kurmak, yaşadığınız olumsuz olaylar karşısında daha güçlü olmanızı, ruhsal olarak sağlam durmanızı aslında ‘dayanıklı’ olmanızı sağlar. Karşılaştığımız yaşam deneyimleri; yıpranmadan, aksine kendimize bir şeyler katarak, krizi fırsata çevirerek, dersler çıkararak, olay sonrasında birey olarak bizlerin gelişmesine ve büyümesine olanak sağlayacaktır. Sağlıklı kalın!
Kaynaklar:
The Construct of Resilience: A Critical Evaluation and Guidelines for Future Work Suniya S. Luthar (https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1885202/)
Sorun Çözme Terapisi- Prof. Dr. Mehmet ESKİN (Altınordu Yayınları).
Comments