top of page
Yazarın fotoğrafıMalik Kubilay Çadırcıoğlu

Ebeveynlerde Tükenmişlik


düden şelalesi, ebeveyn tükenmişligi
Düden Şelalesi - 2019

“Zamanların en iyisiydi, zamanların en kötüsüydü.”


Charles Dickens’ın İki Şehrin Hikayesi adlı romanının bu ilk cümlesi belki de ebeveynlik sürecini tüm açıklığıyla tarif etmenin en kısa ve en uygun yoludur.


Ebeveyn olmak dünyanın en güzel ve en zor işi olabilir. Her ebeveyn, çocuklarını ne kadar severse sevsin, bir gün geldiğinde kendini çok yorgun, bıkmış veya başarısız hissedebilir. Bu durum, çocuktan duygusal olarak uzaklaşmış olma, anne-baba olmaktan bıkmış olma, ebeveyn olma konusundaki başarı hissini kaybetmiş olma gibi belirtilerle gözlemlendiğinde ve kısa süreli bir olumsuz duygu durum olarak tarif edilemeyecek kadar ebeveynin hayatına yerleştiğinde “Ebeveyn Tükenmişliği” kavramından bahsedebiliriz.


“Ebeveyn Tükenmişliği”; kronik ebeveyn stresine uzun süre maruz kalma sonucu ortaya çıkan, bunalmış hissetme, fiziksel ve duygusal olarak tükenmiş hissetme, ebeveynin çocuklarından duygusal olarak uzaklaşma ve etkisiz bir ebeveyn olma duygusuyla karakterize bir tükenme sendromudur. Her ne kadar kültürümüzde, anne ve baba olmaktan yorulmuş olmak toplum tarafından uygun karşılanmayacağı için ebeveynler tarafından pek fazla dile getirilmese de aslında ebeveynlerin ortalama %20-25’inin ebeveyn tükenmişliği sendromu yaşayabileceği bilinmektedir. Bu her 4 ya da 5 anne-babadan bir tanesinin çocuk büyütürken belli dönemlerde psikolojik olarak çok zorlandığı ve bıkkınlık, güçsüzlük, başarısızlık gibi duyguları katlanılamaz boyutta yaşadığı manasına gelmektedir.


Ebeveyn tükenmişliği her ebeveynin yaşadığı sıradan ebeveynlik stresinden farklıdır. Bu sendrom, anne veya babanın uzun süre devam eden stresli ebeveynlik sürecine verdiği bir tepkidir. Tükenmiş bir ebeveyn, çocuğuyla kurduğu ilişkiden gittikçe uzaklaşır ve ona karşı bağını kaybetmeye başlar. Çocukla ebeveyn arasındaki duygusal bağ yok olma noktasına gelir ve ebeveyn sadece çocuğun fiziksel ihtiyaçlarını mecburiyet hissiyle karşılamaya devam ederken, aralarındaki duygusal bağı güçlendirecek farklı aktivitelerden kaçınır. Sonuç olarak kişi iyi bir ebeveyn olmadığını hissetmeye başlar ve anne-baba olmaktan ya da çocuğuyla vakit geçirmekten aldığı keyif, yerini eziyet çekme hissine bırakır.


Her ebeveyn, çocuk yetiştirirken belli bir strese maruz kalır. Bu stresin yoğunluğu dışarıdan gözlemlenemez ve kişiye özgüdür. Çocuğun mizacı, içinde bulunduğu gelişimsel dönem; ebeveynin kişilik özellikleri, duygu düzenleme becerisi, stresle başa çıkma tutumları gibi farklı etmenler ebeveynin hissedeceği stres düzeyini etkileyebilecek değişkenlerdir. Algılanan bu stres ile mücadele için yeterince kaynak bulunamadığında Ebeveyn Tükenmişliği için bir risk oluşmuştur diyebiliriz. Ebeveynin çocuk yetiştirme sürecinde karşılaşmış olduğu stresörlerle mücadele ederken kullandığı kaynaklar, koruyucu faktörler olarak görülebilir. Yapılan araştırmalar göstermektedir ki ebeveyn için koruyucu faktörler, risk faktörlerini yani stres kaynaklarını telafi edemeyecek kadar az olduğunda tükenmişlik durumu ortaya çıkabilmektedir.


Günümüzde bu konuyla ilgili yapılan çalışmaların çoğu, anne ve babaları ebeveyn tükenmişliği sendromuna sürükleyen etkenleri araştırmak üzerinedir. Bulgulara göre aşağıdaki durumların varlığında, anne-babalar için daha riskli bir ortam oluşmakta ve ebeveyn tükenmişliği yaşama ihtimalleri artmaktadır.


1) Mükemmel ebeveyn olmak hedeflendiğinde.

2) Ebeveynin nevrotik bir bozukluğu (depresyon, kaygı vb.), duygu yoksunluğu ya da stres yönetimi becerilerinde bir eksikliği olduğunda.

3) Eşler birbirlerine duygusal ve işlevsel olarak yeterince destek olmadığında.

4) Ebeveynler diğer aile üyelerinden, arkadaşlarından ve sosyal çevrelerinden yeterince duygusal ve işlevsel destek alamadığında.

5) Ebeveynler zayıf çocuk yetiştirme becerilerine ve yöntemlerine sahip olduğunda.

6) Aile hayatını zorlaştıran özel gereksinimli çocuklara sahip olunduğunda.

7) Ebeveynler evde yaşadıklarında ya da yarı zamanlı olarak çalıştıklarında.


Bu saydığım maddelerden birine ya da bazılarına sahip olan her ebeveyn tabi ki ebeveyn tükenmişliği sendromu yaşamaz. Ancak bu sendromu yaşayan bireylerin genellikle yukarıdaki risk faktörlerinden bazılarına sahip olduğu görülmektedir.


Ebeveyn tükenmişliği; depresif semptomları, bağımlılık örüntülerini, uyku sorunlarını ve eş çatışmalarını doğurabilir. Evden kaçma fikri, çocuğun ihmali ya da çocuğa karşı şiddet uygulanması da diğer bazı olası sonuçlardandır. Bu nedenlerle hem ebeveynin sağlığı için hem de çocuğun sağlıklı gelişimi için oldukça dikkat edilmesi, önlem alınması ya da onarılması gereken bir sendromdur.


Ebeveyn tükenmişliğini engellemek ya da bu sendromdan kurtulabilmek mümkündür. Bunu sağlayabilmek için uygulanabilecek yollardan bir tanesi ve en kapsayıcısı tabi ki terapist yardımı almaktır. Ancak yazının devamında öz yardım niteliğindeki bazı önerilerden bahsedeceğim.


Bu sendroma yakalanmamak, ya da bu sendromdan kurtulmak için neler yapılabilir?


1) Bireysel ihtiyaçlarınızın listesini çıkarabilir ve bunları nasıl karşılayacağınızı planlayabilirsiniz. Örneğin biraz keyifli vakit geçirmeye ihtiyacınız var ise bunu ertelemek yerine, bunu nasıl gerçekleştirebileceğinize dair uygun planlar oluşturabilirsiniz.

2) Sizin için hangi faktörlerin risk oluşturduğunu bulup bu faktörlerle ilgili değişim yapmayı deneyebilirsiniz. Yazının önceki kısımlarında risk faktörleriyle ilgili bazı maddelere yer verdik. Bunlardan birkaç tanesi sizin için önemli olabilir ve gerçekten üzerinde çalışılması gereken konular olabilir.

3) Bir sosyal destek ağı oluşturmak size oldukça iyi gelebilir. Bu sosyal destek ağı hem duygusal hem de işlevsel olarak sizin yanınızda olabilecek ve yükünüzü maddi ve manevi azaltabilecek bireylerden oluşabilir.

4) Ebeveynlik ile ilgili gerçekçi beklentiler geliştirmelisiniz. Kendinizi mükemmel olmamakla suçlamamalı, kendinize ebeveynlik konusunda şefkat göstermelisiniz. Bunun zor bir iş olduğunu, hatasız yapmanın mümkün olmadığını, mükemmel olmak yerine yeterince iyi olmayı hedefleyebileceğinizi kendinize söyleyebilir ve bununla ilgili uyum bozan inançlarınız üzerine çalışabilirsiniz.

5) Çocuklarla yaşadığınız zorlu anlarda, kendinizi rahatlatmak amacıyla birkaç cümleyi motto olarak belirleyebilirsiniz. Bu cümle dini bir kelime grubu da olabilir, meditatif bir cümle de olabilir, sabrınızı pekiştirecek ya da bu zorluğun birazdan geçeceğini ve uzun vadede sizi çok daha güzel şeylerin beklediğini hatırlatacak bir cümle de…

6) Stresle mücadele ve duygu düzenleme yöntem ve becerilerinizi geliştirmek üzerine çalışabilirsiniz. Bunun için öz yardım kitapları, psikoeğitim programları ya da bireysel danışmanlık gibi farklı kaynaklardan yararlanabilirsiniz. Biraz zaman alıcı ama oldukça verimli bir süreç olacaktır.

7) Kendinizi başka ebeveynler ile kıyaslamayı engellemeye çalışabilirsiniz. Sizden daha iyi durumda, daha iyi imkanlarla, daha kolay mizaçlı çocuklar yetiştiren ve daha başarılı görünen bazı ebeveynler olabilir. Ancak işin doğrusunu unutmamak ve her ebeveynin farklı şartlar altında olduğunu, objektif bir değerlendirme ile kimin daha iyi ya da kimin daha mutlu olduğunu belirlemenin pek mümkün olmadığını hatırlamak gerekir. Kısaca, kendinizi başka ebeveynlerle karşılaştırmak işlevsel olmayacaktır.


Elbette farklı birçok madde daha ekleyebiliriz. Açıkçası ebeveyn tükenmişliğine karşı herkes için tek ve değişmez bir yöntem ve tarif yoktur. Biraz önce risk faktörlerinden ve koruyucu faktörlerden bahsettik. Ebeveyn tükenmişliğinden uzak kalmak ya da bu sendromu yenmek istiyorsanız, eş zamanlı olarak risk faktörlerini azaltmaya ve koruyucu faktörleri arttırmaya çabalamalısınız. Buna şöyle bir örnek verebiliriz; iki tane küçük çocuğunuz var, eşiniz çalışıyor ve siz tek başınıza çocuklarla ilgilenme görevini üstlenmişsiniz diyelim. Çocuklarla ilgilenmek sizi oldukça yoruyor, üstelik herhangi bir şekilde kendinize zaman da ayıramıyorsunuz. Bir parka gidip sessizce yürüyüp doğanın tadını çıkarmak ya da yakın arkadaşlarınızla görüşüp eğlenmek sizin için hayal olmuş durumda. İşte böyle bir ortamda evden hiç çıkmamak ve kendinizi tamamen çocuklara adayarak hayattan kopmak bir risk faktörüdür. Arkadaşlarınızla buluşmak ya da parkta bir yürüyüş yapmak ise birçok insan için koruyucu bir kaynak sayılabilir. Bu durumda çocuklarla ilgilenebilecek bir bakıcı bulunması ya da ebeveynin kendi sosyal çevresinden çocukların bakımıyla ilgili yardım alması ile ebeveynin kendi sosyal hayatını yeniden düzenlemesi gibi seçenekleri aynı anda uygulaması, ebeveyn tükenmişliği sendromuna karşı koruyucu nitelikler taşıyacaktır.


Tabi ki her birey kendi durumunu kendisi değerlendirmelidir. Her anne-baba özgün sorunlara ve özgün yaşam koşullarına sahiptir. Bu nedenle ebeveynlik ile ilgili sizi zorlayan şeylerin listesini çıkarabilir ve bunları hafifletmek için neler yapabileceğinizi belirleyebilirsiniz. Diğer yandan size iyi hissettirecek, ruhsal sağlığınızı ve başa çıkma gücünüzü olumlu yönde etkileyecek ne tür yaşamsal değişimlere gidebileceğinizi de planlayabilirsiniz.


Ebeveyn olmayı sevmek zorunda değilsiniz. Çocuklu hayatın her aşamasında katlanılması çok zor parçalar vardır. Kendinize bu sürecin tamamını sevmek zorunda olmadığınıza dair izin verdiğinizde, içe dönük bir yumuşama yaşar ve kendinize daha fazla anlayış gösterirsiniz. Çocuk doğduğunda anne ve baba olmazsınız. Unvanlarınız arasına anne veya baba kelimelerini eklemiş olursunuz. Bu nedenle hayatınızın çok yönlülüğünü korumak, size daima iyi hissettirecektir.


Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere.


Psk. Malik Kubilay Çadırcıoğlu


Kaynaklar:


Mikolajczak, M., Gross, J. J., & Roskam, I. (2019). Parental burnout: What is it, and why does it matter?. Clinical Psychological Science, 7(6), 1319-1329.


Roskam, I., Raes, M. E., & Mikolajczak, M. (2017). Exhausted parents: Development and preliminary validation of the parental burnout inventory. Frontiers in psychology, 8, 163.

Comments


Son Yazılarımız

bottom of page