top of page
Yazarın fotoğrafıDuygu ÇANKAYA ÇADIRCIOĞLU

Kedim Tilly’den Öğrendiklerim


dışarda oturan kedi ve kadın
2024, Kanada

Sosyal psikoloji dersinde birçok merak uyandırıcı konu işlenir. Lisans eğitimi dönemimde duygular konusunu işlerken ders hocamın verdiği bir örneği hiç unutamıyorum. 


Hocam kedisini anlatarak girmişti konuya. Oyun oynadığı sırada kedisinin evde koltuk gibi yüksek bir yerden düştüğünü, kendisinin de ona güldüğünü paylaşmıştı. Buraya kadar normal, ancak sonrasında kedisinin kuytu bir yere geçip bir süre orada kaldığını söyledi. Canı acıyacak bir yerden düşmediği için dersin konusuyla birleşince gelinen sonuç, kedisinin utanmış olduğuydu. 


Bu hikayenin üzerinden geçen yıllar sonra ben de tüylü dostumla, Tilly’mle 2018 yılında bir Şubat günü buluştum. Hocamın verdiği örneği ilk elden deneyimlemek, her yeni günde Tilly’nin farklı bir yönünü tanımak ve sadece öğretmemek ama ondan da birçok şey öğrenmek tarif edilemez bir deneyim. Ben de her durumda Kubilay’a Tilly’de gözlemlediğim farkındalıkları anlatmak yerine burada toplayayım ve Tilly’den öğrendiklerimi bir liste halinde sizlerle de paylaşayım istedim.  


  1. Özbakımına Özen Göster: Tilly her boş kaldığında o uzun tüylerini bıkmadan usanmadan yalar. Bir de günde kaç rutini var bilmesem de ara ara güzelce bir esner tüm vücudunu rahatlatır. Kısacık anlarda kendisine ihtiyacı olan bakımı her zaman sağlar. Özbakıma dikkat etmek, ihtiyaçlarını karşılamak aslında kendine ihtiyacı olan bakımı vermektir. Özbakım, iyi yaşamanıza ve hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınızı iyileştirmenize yardımcı olacak şeyler yapmak için zaman ayırmak anlamına gelir. Bu, stresi yönetmenize, hastalık riskinizi düşürmenize ve enerjinizi artırmanıza yardımcı olabilir. 


  2. Hareket Et: Tilly’de gözlemlediğim en önemli şeylerden biri, her koşulda mutlaka dışarı çıkıp temiz hava alması. Ayrıca bunu elindeki şartlara göre gerçekleştirmesi. Türkiye’deyken mutlaka balkona çıkardı, Kanada’ya geldikten sonra da yaz kış demeden bahçeye çıkar. Hiç çıkamadıysa bile o minik burnunu dışarı uzatır. Hareket etmek, ne kadar küçük olursa olsun, onun ruh haline ve enerjisine büyük katkı sağlıyor. Düzenli fiziksel aktivitenin zaman zaman hepimizin yaşadığı motivasyon eksikliği, sürekli yorgun hissetme ya da ilgi kaybı gibi belirtilerin azalmasına yardımcı olur. Egzersiz, beynin endorfin ve serotonin gibi mutluluk hormonlarını üretmesini artırarak hem ruh halini iyileştirir hem de zihinsel esnekliği ve duygusal dayanıklılığı destekler.


    erkek ve kedi mutluluk

  3. Bulunduğun Ortama Uyum Sağla: Tilly, nerede olursa olsun önce temkinlidir ve sınırlarını tartar. Bir süre sonra ise her şeyi olduğu gibi kabul edip, yeni yerinde de mırlamaya devam eder ve mutlaka bulunduğu ortamda ilgisini çekecek bir şeyler bulur. Bu bir poşet, kutu ya da şeker paketi olabilir. Değişime uyum sağlayabilme kapasitesi, üzerinde çalışıldıkça geliştirilebilecek ve ruh sağlığımız için oldukça önemli bir beceridir. Amerikan Psikologlar Derneği’nden alınan tanıma göre dayanıklılık (resilience), zor ya da meydan okuyucu yaşam deneyimlerine başarılı bir şekilde uyum sağlama süreci ve sonucudur; özellikle zihinsel, duygusal ve davranışsal esneklik ile dışsal ve içsel taleplere uyum sağlamayı içerir.


  4. Rutinlerine Bağlı Kal: Tilly her sabah kalkıp mama kabının orada heyecanla bekler. Mamasını yedikten sonra da küvetin içine girer. Güzel bir banyo yapıp ardından kahvesini yudumlar 🙂 yok yok o kadar değil. Mamasını yer, küvetin içine girip akan sudan suyunu içer, sonra da dışarı çıkmak için kapıya koşar. Kapıda beklerken tasmasını takmamız için de usul usul bekler. Bunu yine yaz kış demeden haftaiçi haftasonu olup olmadığına bakmadan yapar. Tilly'nin bu rutinine baktığım her an ona fazlasıyla imreniyorum. Bunun sebebi de artık biraz daha sağlıklı besleneceğim diye düşünürken kendimi abur cubur yerken bulmak ya da her sabah belli bir saatte kalkacağım derken koştur koştur koca bir haftanın bittiğini görmek olabilir. Bir rutin oluşturup ona bağlı kalmak biraz zaman isteyen biraz da irade kasını güçlendirmeyi gerektiren bir süreç. Bununla ilgili yazımıza da göz atabilirsiniz, ben de yeniden bakacağım 🙂 Yine de Tilly’i rutinlerine bağlı olarak görmek de güzel bir motivasyon oluyor. Çünkü değişim için en önemli unsurlardan biri de hedeflerimize yönelik davranışları barındıran kişilerle/canlılarla zaman geçirmek!


  5. Sağlıklı İletişim Kurmak: Tilly ihtiyaçlarını belirtirken -ki bu ihtiyaç çoğunlukla mama oluyor- gayet net bir şekilde bunu ifade ediyor. Bunu mama saatinde mamasını koyduğumuz dolabın  yanına giderek miyavlayarak yapıyor. Aynı zamanda banyodan su içecekse oraya gidip miyavlar ve ardından biz gelene kadar da usul usul bekler. Bu kadarı yeter onun için. İhtiyacı karşılandıysa konu kapanmıştır. Duygu mama saatini geçirebilir. ‘Duygu bugün mamayı bana geç verdi acaba bana ne demek istiyor.’ gibi olayla ilgili yorumlar katmadan ihtiyacını ifade eder. Bu kadar. Benim çıkardığım ders de yaşadığım olaylar sonrasında kendi yaptığım yorumların akışına kapılmak ve düşüncelerimi yeniden yorumlamak yerine ihtiyacımı ifade edip konuyu olduğu yerde bırakabilmeyi deneyimlemek. Bu pek kolay olmasa da anda kalmak, değiştiremeyeceğimiz şeylerle uğraşmak yerine şimdinin gündemine odaklanabilmeye yardımcı oluyor. Tabi burada bizim düşünme kapasitemiz ve eski beyin-yeni beyin arasındaki fark da var ama işimize yarayacak kısmını kendimize örnek olarak alabiliriz. Yeni beyin, prefrontal kortex, bizim yaşadığımız olaylar ve durumlarla ilgili yorum yapabilme ve bunlar hakkında kompleks kararlar alabilmemize yarar ve diğer canlılarda bizdeki gibi gelişmemiştir. 

    evli çift ve kedi mutluluk

  6. Sınırlarını İyi Belirle: Kedilerden bahsedince çoğunlukla hemen aklımıza gelen konulardandır bu. ‘Kediler sevilmek istediğinde gelir.’ Oh ne de güzeldir bunu yapabilmek. Tilly de öyle eğer kendisini yalıyorsa mesela ben sevmek istediğimde bunu istemediğini bir şekilde belli ediyor. Bunu kendime çok güzel bir örnek olarak görürüm. Sınırları belirlemek ve bu sınırları korumak, zihinsel, fiziksel ve duygusal sağlığımız için hayati bir önem taşır. Sınırları, kendinizi fiziksel, duygusal ve zihinsel olarak diğer insanlardan ayıran görünmez bir çizgi gibi düşünebilirsiniz. Bu çizgiler, başkalarına verdiğimiz enerji ve emeği dengelememize yardımcı olur. Böylece, kendi ruh sağlığımıza öncelik vererek kendimize daha iyi bakabiliriz.


  7. Hayata Karşı Meraklı Ol: Eve yeni birşey geldiğinde koklayıp tanımaya çalışmak, dışarıda tüm bitkileri tek tek koklamak, hatta  ısırmak… Doğaya yakın kalmak, onun tüm küçük ve önemli unsurlarını gözlemlemek ve onu en derinden takdir etmek, terapötik ve kendi kendini iyileştiricidir. Hiçbir şey söylemeden ve hiçbir şey yapmadan bile, doğal çevremizle bağlantı kurarak çok şey öğrenebiliriz. Bu bize daha sağlıklı bir yaşam için bakış açısı, devam etmek için motivasyon ve daha fazla denemek için enerji verir.


  1. Sevgini Göster: Bu başlı başına bir konu olsa da bu üç ana maddede Tilly’den öğrendiklerimi sayabilirim. 

    • İhtiyacı olduğunu hissettiğinde sevdiklerinin yanında ol ve onlara destek sağla: Ekşi Sözlük'te kedilerle ilgili bir gönderi okumuştum. Bir yazar, yattığı koltukta uyumakla uyumamak arasında kaldığını ama ayaklarının da çok üşüdüğünü ancak uykudan bir türlü de kalkamadığını yazmıştı. Sonra kedisinin ayaklarına kurulup kendisini bir güzel ısıttığını ve sonrasında mışıl mışıl uyudugunu eklemişti. Ben de buna benzer ‘act of kindness’ ifadelerini zaman zaman yaşıyorum. Ne zaman üzgün olsam Tilly gelir kucağıma oturur, bir de yerleşir iyice. Ne zaman ağlasam küçücük kafasını yüzüme sürtmeye çalışır. Verebildiği, yapabildiği destek neyse o kadarıyla ve yanımda olduğunu hissettirerek. 

    • Sevdiklerini koruyabilmek için elinden geleni yap: Üst komşumuzun şapsal ve sınırlar konusunda pek uyuşamadığımız köpeği ne zaman yanımıza gelse ve ben bundan pek haz etmesem, Tilly’e koşuyorum. Tilly de bahçeye çıkar çıkmaz o küçücük vücuduyla o koca köpeğe kafa tutuyor. Tilly yanımda olduğu müddetçe de hiç yanımıza gelmez. Nedense bu bana garip bir güven veriyor. Biliyorum, ihtiyacım olduğunda Tilly yanımda olur!

    • Sevdiklerine sürprizler yap: Tilly evde doğmuş bir kedi olmasına rağmen avcılık özelliklerini hiç kaybetmedi. Apartmanda yaşadığımız dönemde de balkona konan kuşları uzun uzun izledi, evde yaşadığımız dönemde de bahçedeki sincapları uzun uzun takip etti. Malesef yaşadığımız birkaç talihsiz olayda Tilly bu canlıları yakaladığı gibi koşa koşa bize getirmeye çalıştı...

      camda duran kedi

  2. Kendin Ol: Günün sonunda Tilly'nin koltukta yanıma kıvrılması da, eve geldiğimde beni kapıda karşılaması da, evde aniden delice koşturması ya da bana sürprizler yapması da hem karakter özelliklerini çekinmeden sergilemesi hem de sadece kendi gibi yani aslında kedi gibi davranmasının sonucu. Bu haliyle kendine özgü zaten. Kendin olmak, sevdiğin aktivitelere zaman ayırmak seni sen yapan şeylerle uğraşmak öğrendiğim en önemli derslerden biri. Hakan Türkçapar’ın Fark Et Düşün Hisset Yaşa kitabında bahsettikleri de bunun bir açıklaması olarak alınabilir. ‘Nasıl ki insanın karnını tok hissetmesi için yemek yemesi gerekiyorsa, mutluluk da benzer şekilde kişinin kendisine uyan etkinlikler yapması ve bundan aldığı doyumla gerçekleşir.’


  3. Bonus: Standartların olsun her eti yeme 🙂


Kaynaklar: 

Hakan Türkçapar. (2019). Fark et, düşün, hisset, yaşa. Epsilon Yayınları.

Comments


Son Yazılarımız

bottom of page