Geçenlerde Cem Yılmaz’ın yeni filmi “Do Not Disturb”ü izledik. İzleyenleriniz zaten bilecektir, ancak bilmeyenler için filmde sosyal medya ile toksikleşen yeni dünya düzenine ve sosyal medya kişisel gelişimcilerine güzel bir eleştiri getirilmiş. Bu noktada sosyal medyada da paylaşım yapan psikologlar olarak Cem Yılmaz’ın eleştirilerine hak vermemek elde değil. İğneyi kendimize de batırıp itiraf etmek gerekir ki, sosyal medyada ruh sağlığıyla ilgili yapılan paylaşımlar, bütün bir topluma hitab etmeyen, toplumu anlamayan ve toplumun duygularına tercüme olmayan niteliklere sahip olabiliyor.
Filmde dikkatimi çeken bir replikte şu ifade geçiyor: “Kendini merkeze koy, kendini merkeze koy...Kimim ben? Belki g..ün tekiyim, niye merkeze koyuyorum?”
Bu sözü duyduktan sonra, bir psikolog olarak oldukça fazla sayıda danışanıma böyle bir öneri verdiğimi farkettim. Sonra da bunu yaparken bir hata yapıp yapmadığımı sorguladım. Üstelik bu öneriyi yalnızca ben vermiyorum. Filmde temas edildiği üzere birçok sosyal medya kişisel gelişim fenomeni, bireylerin kendisini merkeze koymasını öneriyor.
Peki insan gerçekten kendisini merkeze koymalı mı? Bir diğer bakış açısıyla bütün insanlar kendisini merkeze koyarsa bunun toplumsal sonucu ne olur?
Bana göre Cem Yılmaz burada üstteki sorulardan ikincisine cevap veriyor ve diyor ki; sosyal medya üzerinden bütün topluma yapılan “Kendinizi merkeze koyun” çağrısı, hayatı boyunca memnun edici biri olarak büyümüş, hep başkaları için çabalayan, başkalarının fikirlerini önemseyen insanların kendisini artık merkeze koymasını sağlar mı bilinmez ama; antisosyal kişiliği bulunan, empati becerisinden yoksun, ya da narsist özellikler taşıyan bireylerin kendilerini haksızca merkeze koymalarını meşru kılar.
Daha önce kişilik bozukluklarıyla çok çalışmış bir psikolog olarak bu repliğin taşıdığı mesaja hak vermemek elde değil. Her ne kadar kişisel gelişim paylaşımları iyi niyetle de yapılsa, bireylerin ihtiyaçları birbirinden farklı, ve insanlar, kendi bilgilerini ve inançlarını doğrulayacak bilgileri ayırt etmeye ve onları içselleştirmeye eğilimli. Bu nedenle, sosyal medya üzerinden yapılan “Kendinizi merkeze alın” çağrısı, bunu zaten patolojik bir düzeyde yapan insanların kendilerini haklı çıkarmasına bir araç olabilmektedir.
Ancak (ilk soruya yanıt olarak), kendisine iyi geleceğini, sosyal ilişkilerini ve mutluluğunu arttıracağına inandığımız insanların, kendilerini merkeze koymalarını desteklemek, pek tabi olması gerekendir, ve biz de bu nedenle danışanlarımıza gerektiğinde kendi hayatlarının merkezine girebilmelerine destek olmaya çalışıyoruz.
Toparlamak gerekirse, “kendini merkeze al” sözü, sosyal kanallar ile bütün bir topluma hitaben söylenecek işlevsel bir cümle olmasa da, hali hazırda kendisini merkeze alamayan kişileri bu noktada desteklemek, hem bahsi geçen bireye hem de etrafındaki insanlara iyi gelecektir.
Uzm. Psk. Malik Kubilay Çadırcıoğlu
Comments