Sıkıldığımız, yorulduğumuz, kendimizle ilgilenmek istediğimiz, kendimizi ödüllendirmek istediğimiz dönemlerde; hayatımıza bir farklılık katmak ve mutluluğumuzu arttırmak amacıyla bir şeyler satın alma eğilimini belki de hepimiz gösteriyoruzdur. Yeni bir telefon, yeni bir araba, bir bilgisayar, bir kolye, bir elbise, bir aksesuar ve daha neler neler istiyoruz. Para ile neler yapabileceğimizi dünya çapındaki büyük firmalar bize çok güzel gösteriyor. Bu model diğerinden daha iyi kameraya sahip, bu araba daha küçük motorla daha fazla güç üretiyor, bu bilgisayarın ağırlığı daha az, bu elbise yeni moda vb. klişe tanıtım cümleleri bizde yeni bir eşya alma isteği oluşturmak için gayet yeterli olabiliyor. Ancak işin ilginç yanı şu ki, aldığımız eşyaların çoğu, gerçekten ihtiyaç duyduğumuz için değil; mutlu olacağımızı düşündüğümüz için ya da ’yeni’yi elde etmeye dair dürtülerimizi kontrol edemediğimiz için aldığımız ancak kısa süre içerisinde bize geçici olarak verdiği heyecanı gerisin geriye alan eşyalar oluyor. Sahip olmak istediklerimiz, sahip olduktan sonra kıymetini yitiriyor.
Buraya kadar yazdıklarım, özgün bir tespit ya da bir araştırma sonucu değil. İnsanoğlu olarak hep beraber tecrübe ettiğimiz bir durumun özeti niteliğinde. Yani aslında birçoğumuz yeni eşya almanın bizi uzun vadede mutlu etmeyeceğini biliyoruz. Ancak yine de yeni şeyler almaya dair merakımızı dizginleyemiyoruz.
Amerikalı bir manevi öğretmen olan Adyashanti, insanların gerek duyulmasa dahi yeni eşyalar almaya dair sahip olduğu dürtüyle ilgili şöyle bir şey söylemiş; “Bir şey satın aldığımızda ve istediğimiz ürünü elde ettiğimizde, geçici olarak mutlu, huzurlu ve tatmin olmuş hissederiz. Ancak böyle hissetmemizin asıl nedeni istediğimiz şeyi elde etmiş olmak değildir, kısa bir süreliğine de olsa, yeni bir şey istemeyi durdurmuş olmamızdır.” Bu cümle bana gerçekten “işte bu” dedirtti. Bir kez daha bizi mutlu eden şeyin, herhangi bir dış uyarıcı değil, zihnimizin içindeki düşünceler olduğuna ikna oldum.
Yeni bir şeyler almak bizi gerçekten neden mutlu etmez? Hızlıca bir kaç maddede sıralayacak olursak;
1) Eşya alındığı anda eskimeye başlar.
2) Her zaman etrafımızda daha yeni bir şey vardır.
3) Eşyaların kırılma, çizilme, çalınma gibi ihtimalleri bulunmaktadır. Elde ettiğimiz her eşya yeni bir kaygıya neden olabilir.
4) Sahip olduğumuz her şey bakım, koruma ve düzenleme gerektirdiğinden, bizim için zaman ve enerji kaybı olmaya başlar, bir noktadan sonra hayatımızı kolaylaştırmak yerine zorlaştırmaya başlayabilir.
5) Sahip olduklarımızı aslında para ile değil zaman ile satın alırız. Bu nedenle sahip olmak istediğimiz her eşya için daha fazla çalışmamız gerekir.
6) Etrafımızdaki insanların ilgisini çekmek ve onları etkilemek amacıyla yaptığımız satın almalar da bizi yeterince memnun etmeyecektir. Zira, çoğu zaman beklenen ilgi yeni alınmış bir eşya ile karşılanamayacaktır, karşılansa dahi bu ilgi uzun sürmeyecektir.
7) Sahip olunan eşyalarla mutluluğu ölçmeye kalkışmak, her zaman için yenilginin garantisidir. Çünkü her zaman daha fazlasına sahip biri mutlaka vardır.
8) Huzurlu hissetmek için eşya alımı yapmak hiç bir zaman işe yaramaz. Sonuna kadar eşya dolu gardroplara rağmen hala yeni bir şeyler almaya dair istek ve alamadığımızda hissedilen huzursuzluk bunun en büyük kanıtıdır.
9) Herhangi bir eşya bizim fiziksel ihtiyaçlarımızı karşılayabilir, ancak duygusal ihtiyaçlarımızın karşılanması için hiç bir zaman yeterli olmayacaktır. Çünkü gerçekte arzu ettiğimiz şeyler özgürlük, sevgi, huzur gibi kavramlardır ve çok nadiren alınan eşyalar bunları karşılayabilir.
10) Satın alınan her eşya doğayı kirletir ve günün birinde zehirli atıklara dönüşür. Bu yüzden toplum olarak eşya alma alışkanlığına sahip olmanın global etkileri de ciddi anlamda büyüktür ve kirli bir dünya eminim ki kimseyi daha fazla mutlu etmeyecektir.
Gerçekten bizi mutlu etmeyen şeyler için neden bu kadar para harcıyoruz? Bizi yeni bir şeyler satın almaya iten güç nedir?
Bunu üç ana başlık altında inceleyebiliriz;
1) Gerçekten ihtiyaç duyduğumuz için (ki bu madde, yazımızın konusuyla çok ilgili değil).
2) Yeniliği nedenini bilmediğimiz bir şekilde sevdiğimiz için (çocukların dahi yeni oyuncaklara daha fazla ilgi gösterdiğini fark etmişsinizdir).
3) Kendimizi özel hissetmek için (kendimizi kıyasladığımız üst sınıf insanlara yaklaşabilmek ve alt sınıftan mümkün mertebe uzaklaşabilmek için ya da bunun gibi statü kaynaklı nedenler).
Temel ihtiyaçlarımızı karşılayacak şeyler almak gerçekten anlamlıdır. Örneğin ev almak, yiyecek bir şeyler almak, ihtiyaçlarımızı karşılayacak düzeyde kıyafet almak, bir telefon almak gibi. Ancak son model telefonu almak, bir kaç kez kullanıp atacağımız bir ayakkabı almak gibi gerçekten temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasına hizmet etmeyen ve dışarıdan yönetilen bir alışveriş isteği ile ortaya çıkan satın almalar sanırım birçoğumuzun sorguladığı bir şeydir. Kapitalist toplumlarda satış politikaları ve tanıtım yöntemleri insanları bir şekilde ihtiyaç duymadıkları şeyleri almaya iter. İnsanlardaki satın alma güdüsü ise iyi bir sosyal statüye sahip olmak, üzgünlüğü ya da sıkkınlığı ortadan kaldırmak için ortaya çıkabilir. Diğer yandan satıcılar, sözde indirimleri ile alıcıları gerçekten iyi bir anlaşma yapacaklarına ikna edebilirler ve alıcılar sınırlı sayıda ya da sınırlı süreyle satışı yapılan ancak ihtiyaç duyulmayan bir nesneyi bir fırsatı kaçırmaktan çekindikleri için satın alabilirler.
Yeni bir şeyler satın almak bizi hiç bir zaman mutlu etmez mi? Yapılan son araştırmaların birçoğunda eşya satın almak yerine, gezmek, tiyatroya gitmek ya da yemeğe çıkmak gibi sosyal ve deneyimsel yatırımlar bizleri yeni bir eşya satın almaya kıyasla çok daha mutlu ediyor. Herhangi bir eşyanın bize verdiği o sınırlı mutluluk da, eşyayı aldığımız andan itibaren gittikçe düşmeye başlıyor ve kısa sürede ortadan kalkıyor. Deneyimsel bir satın alma pişmanlık oluşturmazken (ya da nadiren pişmanlık oluştururken), bir malzeme satın almak kimi zaman pişmanlık duygusu hissettirebiliyor. Ancak bu demek değildir ki satın alınan eşyalar bizi hiç bir şekilde mutlu edemez. Bazı ürünlerin bizi diğer bazı ürünlere karşı daha fazla ve kalıcı bir şekilde mutlu edebileceği bulunmuştur. Araştırmalar insanların kişiliklerine uygun satın almalar gerçekleştirdiğinde daha mutlu olabileceklerini göstermiştir. Örneğin dışa dönük insanların bir restoranda ya da barda içecek ve yiyeceklere vereceği para onun daha mutlu hissetmesine vesile olurken, içe kapanık birisi için kitap satın almak daha mutlu edici bir alışveriş olabilmektedir. Bazı ürünler ise satın alan kişilere uzun süreli deneyimler vaad edebilir. Örneğin bisiklet, kitap gibi yeni deneyimlere ön ayak olacak eşyalar bizleri mutlu edebilecek eşyalardandır. Bir fotoğraf makinesi, bir müzik aleti ya da bir hobi için kullanacağımız yeni bir eşya da bize gerçekten mutluluk verebilir. Bu noktada önemli olan, satın alacağımız ürünün bize ne şekilde hizmet edeceğini, yeni deneyimler elde etmemize yardımcı olup olmayacağını ve kişiliğimizle ne kadar uyumlu bir eşya olacağını değerlendirmek olacaktır.
Son zamanlarda yapılmış ilginç bir çalışmayı baz alacak olursak, düşük gelirli kişilerde herhangi bir malzemeyi-materyali satın almanın, deneyim katacak bir faaliyette bulunmak kadar mutlu eden bir faktör olduğu sonucuyla karşılaşıyoruz. Maddi durumu daha iyi olan kişilerin ise seyahat, konser gibi anı oluşturan etkinlikler için para harcayarak daha fazla mutluluk elde edebildiğini görüyoruz. Aslında biraz daha derin düşündüğümde, düşük gelirli kişilerin deneyimsel faaliyetler kadar materyal alışverişlerinden de mutlu olabilmesini anlayabiliyorum. Zira karşılanması gereken birincil ihtiyaçlar varken, deneyimsel faaliyetler için para harcamak biraz lüks kaçacaktır. Ancak bu yazıyı okuyan bir çok kişinin yeteri maddi güce sahip olduğunu ve gerçekten ihtiyaç duyduğu şeylerin sayısının sınırlı olduğunu tahmin ediyorum. Örneğin 2 yıllık bir telefonu olduğunu ancak yeni çıkan Iphone’a da sahip olma isteği ile yaklaştığını, ya da ikinci bir eve sahip olmak istediğini, oyunların daha az donması için son model bir bilgisayar alma düşüncesi olduğunu varsayıyorum. Bu varsayımla yaklaştığımda, eldeki bilimsel verilere göre; yeni bir materyal almanın vereceği mutluluk, yeni bir deneyimin katacağı mutluluktan çok daha az olacaktır gibi gözüküyor.
Büyük firmaların satış politikalarını güzelce öğrenmek, kampanyaların, tanıtım yöntemlerinin ortak noktalarını ve hileli yönlerini keşfetmek, gerçekten neye ihtiyaç duyduğumuzu fark edebilmek, emeğimizin ve paramızın sömürülmesini engelleyebilir ve paramızın bizi gerçekten mutlu edebilecek, deneyimsel araçlara aktarılmasına yardımcı olabilir.
En yüksek verimi elde etmek için elimizdeki parayla neler satın alabiliriz, bu parayı nasıl kullanabiliriz?
1) Özellikle sevdiğiniz insanlarla paylaşacağınız güzel deneyimler satın alabilirsiniz. Ailece yemeğe çıkabilir, birlikte seyahat edebilirsiniz. Yakın bir arkadaşınızla bir maceraya atılabilir, lunaparka gidebilirsiniz. Güzel anılar elde etmenizi sağlayacak bir çok aktivite bu listeye dahil edilebilir. Bazı araştırmalarda sosyal ortamlarda gerçekleştirilen deneyimsel aktivitelerin daha fazla keyif verdiği bulunmuş olsa da yalnız yapılan aktivitelerin de çok kıymetli olduğunu ve yalnızken de yeni deneyimler elde edebileceğinizi ve bu şekilde yeni ve işlevsiz eşya almaya kıyasla çok daha mutlu olabileceğinizi unutmayın.
2) Sahip olduğunuz parayla zaman satın alabilirsiniz. Evdeki tadilatı bir ustaya, arabanın temizlenmesini bir araba yıkamacıya yaptırabilirsiniz. Ya da yaptığınız herhangi bir işe yardım edecek birini işe alabilir ve kendinize zaman ayırarak, ayırmış olduğunuz bu zamanı ailenizle, arkadaşlarınızla verimli bir şekilde değerlendirmek amacıyla kullanabilirsiniz. Tabi ki sizin için keyifli ise tadilat gibi işleri bir aile-arkadaş aktivitesi haline getirmek ve bu şekilde yeni bir anı oluşturmak da seçenekler arasında olabilir.
3) Başka insanlara, derneklere ya da vakıflara yardım etmek de daha iyi hissetmenize yardımcı olabilir. Araştırmalar gösteriyor ki, birileri için yardımda bulunmak, çoğu zaman kendimiz için para harcamaktan daha fazla iyi hissettiriyor. Tabi ki kişisel farkları değerlendirdiğimizde bazı bulgular yön değiştirebilir.
Tüm bu yazdıklarımla yeni bir şeyler elde etmeye dair isteğin sönmesini istediğim anlaşılmasın. Aksine yeniyi elde etmeye dair isteği korumak, bizi motive eder, hayat zevkimizi arttırır ve kendimizi gerçekleştirme yolculuğumuza devam etmemizi sağlar. Yeni alışkanlıklar, yeni değerler, yeni inançlar, yeni hobiler, görülecek yeni yerler, yemek yenilecek yeni restoranlar, eğlenilecek yeni mekanlar, yardım edilecek yeni insanlar-kuruluşlar, yeni ilişkiler vesaire. Yeniye dair isteğimizi kaybetmemek bizi gerçekten de mutlu edebilir. Ancak bizi mutlu etmediği yetmezmiş gibi, emeğimizi ve zamanımızı da çalan bu satın alma düzeniyle ’mutlu edecek yeni’ye ulaşmaya çalışmak, sanırım biraz gerçek dışı olacaktır.
Tüm bu araştırmaların ve yazmış olduğum yazının gerçekçi olmadığını ve sizin için işe yarayacak noktalara parmak basmadığını düşünüyorsanız ve biraz daha kanıta ihtiyacınız varsa, size yardımcı olacağını düşündüğüm bir kaç site önerebilirim.
Kaynaklar:
https://www.psychologytoday.com/us/blog/the-happy-consumer/201809/5-ways-money-can-buy-you-happiness
Comments